Page 21 - Lokum_dergi_interactif_pages
P. 21
Çocuk ve Edebiyat Dergisi
Ceyda Mutlu
[email protected]
@mutluceydaa
ZAMANIN NE KADAR FARKINDAYIZ
Son zamanlarda farkındalık kavramını sık sık du- sonra kahveden alsak bir yudum, kahvenin tadını
yar olduk. Sanki her yüzyılda ortaya çıkan bir akım dilimizde damağımızda hissetsek, kokusunu içimize
gibi. Ancak bu akımın geçici olduğunu düşünmü- çeksek, o anda bir de yorum yapsak hislerimizle il-
yorum. Çünkü farkındalık bir akımdan çok daha gili, ağır çekimde bıraksak fincanı yerine, derin bir
fazlası ve artık ihtiyaç haline dönüşmeye başladı. nefes alıp dönsek kitabımıza geri.
Acele etmemiz, hızlı olmamız, kararlarımızı hemen Evet, yine yirmi dört saatimiz var ama bu seferki far-
almamız gereken bir dünyada yaşıyoruz. Sorumlu- kındalık ve huzur dolu, beyin ve beden bağlantıda
luklarımız, ihtiyaçlarımız, plan ve programlarımız biz de oradayız; ipler bu defa bizim elimizde. Bu za-
giderek artıyor. Fakat bir günde hala yirmi dört sa- man diğerinden daha uzun gelecek, zamanın daha
atimiz var ve hiçbir şey için yeterince vaktimiz yok. yavaş aktığını hissedeceksin ama hayır, zaman aynı
Hatta vakitsizliği bahane olarak bile kullanabili- zaman, sadece orada gerçekten olduğun için dolu
yoruz. Kitap okumaya, çocuklarımızla oyun oyna- dolu altmış saniye geçirdik.
maya, yemek yapmaya zamanımız yok. Liste böyle
uzayıp gidiyor. İşte tam da bu yüzden aynı anda O zaman farkındalığı davet etmek iyi bir fikir değil
birden fazla işe odaklanmaya çalışıyoruz. Örneğin mi? Evet, altmış saniye, altmış bir saniye olmayacak
sesli kitaplar, ‘’Kitap okumaya zaman bulamıyoruz, ama birinde kayıp olacağız diğerinde dolu dolu ya-
şayacağız. Böylece üretkenlik ve performansımız da
en azından dinlemeye zaman bulalım.’’ düşüncesi artacak. Bir şeyleri yakalamaya çalışırken aslında
ile mi girdi hayatımıza acaba? Spor yaparken, ye-
mek pişirirken, araba kullanırken, temizliğe kalkış- neler kaçırıyoruz elimizden?
tığımızda kitap dinleyelim, fena mı olur? Evet, cüm- Çocukları gerçekten gözlemledik mi hiç? Yoksa onun
lenin sonu kocaman bir soru işareti. için de mi zaman bulamadık. Çocuklar anın farkın-
da, onlar sadece yaptıkları işe odaklanıyor. Oyun
Ne yazık ki dinlediğimiz kitaplardan okudukları-
mız kadar keyif alamıyoruz. Bu konuda yetenekliler oynarken oyun, yemek yerken yemek, konuşurken
varsa tamam ama bana kalırsa ne kitaptasın ne konuşma eylemlerini gerçekleştiriyorlar. Ancak bir
de yaptığın işte. Bedenin bir yerde beynin başka sorun daha, onları da raydan biz çıkartıyoruz: Ye-
mek yerken çizgi film izleterek, ‘’Hadi çabuk ol!’’ de-
bir yerde, beden ve beyin arasındaki bağ koptu,
biz de arada bir yerde kaybolduk. Peki hangi eyle- yip acele ettirerek ve tabi bir koltuğa birden fazla
mi gerçekleştirdik şimdi, kitabı dinlemeyi mi, yeme- karpuzu sığdırmaya çalışıp onlara model olarak.
ği yapmayı mı yoksa hiçbiri mi? Çözüm yine çocuk gibi tek işe odaklanıp, farkın-
dalıkla anın tadını çıkarmakta. En son ne zaman
Araştırmalar gösteriyor ki beyin birden fazla işi
aynı anda yapmaya uygun değil. Biz iki şeyi aynı oturduğumuz koltukla bedeninin temasını hissettik,
anda yaptığımızı sanıyoruz ancak bu beynin bize avuçlarımızın sıcaklığını, nefesimizin o çabasız sa-
oynadığı küçük bir oyun sadece. Beyin bir işten di- lınımının farkına vardık? Zamanımız var, hadi göz-
lerimizi kapatalım ve sadece hissedelim. Şu anda…
ğerine o kadar hızlı ve çabuk geçiyor ki bunu fark
edemiyoruz bile. Ağır çekimde beynimizi izlesek
onun nasıl zorlandığını hatta can çekiştiğini göre-
biliriz. Üstelik hala yirmi dört saatimiz var, fazlası
değil. Zaman da kazanamadık. Eyvah!
Halbuki alıp elimize kitabımızı, alıp yanımıza kah-
vemizi öylece gömülsek koltuğa. Bir iki cümle oku-
yup ‘’Ne güzel söylemiş yazar.’’ deyip altını çizsek,
bir de kendimize has bir işaret koysak yanına, olur
ya zamanımız kalırsa döner bakarız daha sonra.
Bir süre düşünsek okuduğumuz cümle üzerine,
yazı • 21