Page 22 - Cumhuriyet Özel Sayı
P. 22
BABAMIN SON SELAMI
Cumhuriyetin Hatırası: Bir Marşın Gözyaşları
Artık bizler için gündelik yaşama dair ne
kadar farkındalığı kaldığını bilmek
güçleşmişti. Ama bir gün fark ettik ki:
babamın geçmişiyle bağını kuran, onu
yeniden hayata bağlayan şey bir marştı.
Sürekli komutanlarıyla törene gitmesi
gerektiğini söylüyordu biz de
üniformalarının ütülendiğini,
ütülendikten sonra törene
katılabileceğini söylüyorduk. Babacığım
PROF.DR.BELMA TUĞRUL
birkaç saniye sonra bu konuşmayı
Ben bir asker çocuğuyum. Babam, unutuyordu sonra başka bir törene
ortaokuldan itibaren askerî okullarda katılma isteğini dile getiriyordu. Kendisine
yetişmiş, ömrünü Cumhuriyet’e, ülkesine, bazen Harbiye Marşı bazen de İstiklâl
bayrağına ve ailesine adamış bir subaydı, Marşımızı dinletiyorduk. Cumhuriyet’in,
mükemmel bir babaydı. Bizim evimizde ulusun, marşların sembolik gücü hâlâ
Cumhuriyet, yalnızca tarih kitaplarında onun derinlerinde yaşıyordu. İşte bu
okunan bir kavram sadece bir yönetim zamanlarda yüreğindeki asker uyanır
biçimi değil; evimizin duvarlarına sinmiş, ayağa kalkıp saygı duruşuna geçmek
soframızda konuşulmuş, oyunlarımıza bile isterdi, bedeni buna izin vermese de ruhu
işlemiş bir hayat biçimiydi. Gündelik ayağa kalkardı. Bedeni yorgun ama ruhu
hayatın içinde yaşanan, disiplinle, saygıyla, hâlâ sağlam bir askerdi. Bu anlarda biz,
sadakatle örülen bir gerçeklikti. Cumhuriyet’in ne demek olduğunu en
Çocukluğumuz babamın disiplinli hayatı,
görev bilinci ve yüreğindeki ülke ve aile derinlerde yeniden hissederdik. Babam,
sevgisiyle şekillendi. Çocukluğumuzun ve artık bizimle olup olmadığını
gençliğimizin en büyük armağanı da anlayamadığımız bir sessizliğin içindeydi.
buydu: Cumhuriyet bilinciyle büyümek. Bir gün yine Harbiye Marşı çalıyorduk.
Yıllar geçti, babamın hayatının son Babam, marşın ritmine güçsüz
döneminde “Alzheimer” hastalığı kapımızı parmaklarıyla eşlik etmeye çalışıyordu.
çaldı ve biz ailece yarınını hiç tahmin Adeta o marş, içindeki Cumhuriyet
edemediğimiz, bize yabancı bu yeni sevgisini yeniden ateşler gibiydi. Biz de
dünyayla uyum sağlamaya adeta evlatları olarak her defasında bu tepkiden
mücadele etmeye başladık. Yakın geçmişi umutlanıp ve babamızın yeni yaşamından
hatırlamakta zorlanıyor, zamanın izlerini eski hallerine dönme olasılığı ile “acaba
belleğinde tutamıyordu. mı?” diye düşünerek içten içe ve
kendimizle mücadele ederdik.
22. www.lokumdergi.com

