Page 19 - Lokum Çocuk ve Edebiyat Dergisi Temmuz 2021 Sayısı
P. 19
Çocuk ve Edebiyat Dergisi
na gidiyor. İsterse de QR koduyla videoya geçiyor. Geriye çekilip sırf farklı olduğu için eğlenceye katıla- tarafım. Okuyanlardan da farklı farklı yorumlar alı- Okul öncesinden ilkokula doğru çıktığımızda bun-
Videoda izliyor ve yapımını gerçekleştiriyor. mayan insanları çok gözlemledim. Bazen kendim de yorum. Mesela bu kitabı on altı yaşındaki çocuklar- ların artık anormal olduğunu düşünmeye başlayan,
Kitabın çok güzel bir etkisi oldu. “Küçük Prens ile bunu yaşadım. Kitapta “farklı” olmanın aslında “eşsiz la da okuduklarını, bu kitapla yaratıcı drama etkin- “Çocukların önünde böyle hareketler yaparsam ço-
Origamiyi Keşfet” çok yankı uyandırdı. “Küçük ve benzersiz olmak” olduğunu anlatmaya çalıştım. likleri yaptıklarını duyuyorum. Sadece çocuklar için cukların gözünden düşerim, otoritem sarsılır.” gibi
Prens” zaten başlı başına çok özel bir kitap. Oradaki dede tiplemesi benim hayatımda dedemin değil, her yaştan onlarca kişinin okuyabileceği bir düşünceler ortaya çıkabiliyor. Ben çocuklarla şar-
çok etkili olmasından kaynaklı. Biraz sinirli ama bir o kitap oldu “Kapıların Ardındaki”. Çocuk kitabı oku- kı da söylerim. Çocuklarla yeri gelir vırraklarım ve
kadar sevecen bir dededen bahsediyorum. “Kurbağa mayı seven tüm yetişkinlerin de okuyup keyif alabi- onlar çok eğlenirler. Ders yapacağım zaman ders
5. Sizin bir de “Kurbağa Alkara” kitabınız var. Biz, Alkara” hikayesi doğduğunda “Bunu nasıl resimleye- leceği bir kitap diye düşünüyorum. yaparız, eğleneceğimiz zaman da eğleniriz. Eğle-
resimli öykü kitabı yazar adayları olarak, kendi öy- biliriz?” diye düşündüm ve evet, bunu origamiyle re- nirken çocuklardan çok beslenirim. Mesela çocuk-
külerimizin resimlerini de çizme hayali kuruyoruz. simleyebilirdim. Çalışmaya başladım. Origami model- larla hikâye oluşturma etkinlikleri yaptığımızda,
Hatta bunu yapabilen şanslı bir azınlık da var. Siz- leri kullanarak, tek tek sayfaları resimledim. 7. Eğitimci olmanın yazarlığınızda size getirdiği ko- “Tırtıl Hubbo Kelebek Olabilecek mi?” öyküsünün
se kitapta origami tekniğini kullanarak öykünüzün Al ve kara, yani bir taraftan da, çocuklara renklerin laylık ve zorluklar nelerdir? ismi çocuklardan esinlenerek koyduğum bir isimdir.
görsellerini kendiniz hazırlamışsınız. Eğitimci olmak bu anlamda çok büyük bir avantaj.
farklı isimleri olduğunu da öğretmeyi amaçladım ki-
tapta. Kırmızıyı çocuklar biliyor, siyahı da biliyor ama Eğer eğitimci olduğunda yaratıcılığını kaybet- Okul öncesi örneğin... Okul öncesi çocuklar çok
“Kurbağa Alkara” fikri aslında biraz benimle ilgili. alı, karayı bilmiyorlar mesela. Bunları da aynı zaman- mediysen, sana kattığı çok büyük bir kolaylık var. yaratıcılar ve onların yaratıcılıklarından beslene-
Aslında hikayelerimizin hepsinde bu yok mudur? da öğrenmelerini istedim. Birbirlerinin farklılıklarına Masal anlatıcılığın da böyle. Yazarlıkta da böyle. bildiğimiz sürece, eğitmen olarak, yazar ve anlatıcı
Çocukluğumuzdan beri yaşadığımız şeylerin orta- saygı duysunlar, istedim. Hatta önce kendi farklılıkla- ‘Çocuk ben’le bağını koparmamak. Eğer sokak- olmak bize çok şey katıyor. Ama çocukla aramıza
ya çıkışıdır hikayeler. Benim kitaplarımı okuyanlar rımıza saygı duymamız, kendimizin eşsiz ve benzersiz ta çocuklarla oyun oynayabiliyorsan çocukların duvar örersek ve onunla aramıza mesafeler koyar-
beni bulur, görür orada. özelliklerimizi görmemiz gerektiğini düşünüyorum. önünde ‘vırrakladığında’ öğretmenlik otoritenin sak işte burada yaratıcılığımızı öldüren bir mesleğe
Çünkü farklı olduğun için kendini yargılamayı bırak- zayıflayacağını düşünmüyorsan kattığı şey vardır. dönüşebiliyor eğitmenlik.
“Kurbağa Alkara” hikayesinde farklı hissederim.
Birçok zaman da farklı hissetmişimdir kendimi. tığın zaman önünde birçok kapının açıldığını görü- Ama şöyle bir etrafıma baktığımda, otoritesini kay- Ben sadece çocuklardan değil, daha önce eğitim
yorsun. Bu fikirle doğdu “Kurbağa Alkara” ve bu hale betmemek adına, ördüğü duvarlar yüzünden, yara- verdiğim öğretmen arkadaşlarımdan da çok besle-
geldi. Şarkısı da var. Anlatımını da yapıyorum. Masal tıcılığını kaybeden birçok öğretmen görmekteyim. niyorum. Eğitimcilik sadece benim çocuklarla olan
gibi de anlatıyorum. sürecim değil, yetişkinlere verdiğim eğitimlerde
de müthiş fikirler duyuyorum ve onlardan da çok
besleniyorum. Yani eğitim verirken sanmayın ki sa-
6. “Kapıların Ardındaki” kitabınızda ise farklı bir Sema dece ben eğitim veriyorum. Aynı zamanda eğitim
Yaylı görüyoruz.
de alıyorum. Öyle sorular, fikirler geliyor ki “Bunu
ben nasıl evirip çevirebilirim, nasıl kullanabilirim?”
Kitapta, insanın yolculuğundan bahsederken “kapı” diye düşünüyorum. Yalnız şuna çok dikkat ediyo-
metaforunu kullandım. Beni çok etkileyen “Mum Hala rum; çocuktan da bir eğitimci arkadaştan da bir
Masalı” ve “Mavi Sakal Masalı” masallarında da kapı fikir geldiyse, aynısını kullanıyorsam, fikrin sahibini
metaforu çok fazladır. Kapılarımızı açarken zorlanırız, mutlaka zikrediyor, “Şu kişiden aldım bu fikri.” diye
bazen korkarız, bazen utanırız. Her kapı bir duyguyu söylüyorum. Ama bunu değiştirip dönüştürdüysem
temsil eder aslında. Ve o kapıların ardına birilerini o zaman fikir sahibinden çıkıyor. Yani ya değiştirip
yerleştiririz veya kapıları açarken yanımıza birilerini dönüştüreceksiniz, kendinize ait bir şey haline ge-
alırız. Kitapta bir okul öncesi öğretmeni de var hat- tireceksiniz ya da onun fikrini kullanıyorsanız bu
ta. Kahraman, kara kapıların önüne geldiğinde bir anlamda, “O kişiden bu eğitimi aldım.” ya da “Bu
ses duyar. “Yapabilirsin.” O bir okul öncesi öğretme- fikri şu kişiden aldım.” diye belirteceksiniz. Bu biraz
ninin sesidir. Ve kalkar açar kapıyı. Çocuklar için en mesleki etik oluyor sanırım.
zor kapı, okul kapısıdır. Okula geldiğinde çok zorlanır.
Yani çocuklardan bazısı çok rahattır, bazısı için ya- 8. Peki, yeni bir öyküye başlarken ilhamı bekleyen-
bancı bir yerdir okul. “Nasıl alışacağım?” der. Alışma lerden misiniz? Yoksa ilhamı çağıranlardan mı?
sıkıntısı çeker, ağlar. Ama orada öğretmeninin sıcacık
sesi ona öyle iyi gelir ki! Sonra sonra artık kapılarını
kendi açmaya başlar ve arkasına dönüp bence gü- Ben ilham bekleyenlerdenim. Günlük yazmalarım
lümsemelidir. Hatalar da yapmıştır. Keşkeleri de var- var tabi. Günlük üç sayfa yazarım sabahları ama
dır ama arkasına dönüp sadece gülümsemelidir ve daha çok günlük rutin şeylerden yazarım. Onun
önüne doğru bakmalıdır. Kitapta aynı zamanda güç- dışında yaşadığım bir şeyden ilham alırım. Çünkü,
lü bir kadın vardır. Yani ilk başta yardım alan ama yaşanmışlığın olduğu yerde daha çok karşı tarafa
sonunda artık kapıyla aynı boya gelmiş, kapılarını geçen duygular vardır, diye düşünüyorum. Mesela
yardıma ihtiyaç duymayıp kendi açabilen ve yaşadık- uzun süredir bir hikâye çıkarmadım ortaya, çünkü
larını tamamıyla kabul edebilen bir kadın imajı vardır. şu aralar masal derlemesi ile uğraşıyorum. Ama bir
“Kapıların Ardındaki” benim başka bir yüzüm, derin şey yaşarım ve evet, bununla ilgili yazmalıyım, derim.
18 • www.lokumdergi.com söyleşi • 19