Page 13 - nisan1
P. 13
Çocuk ve Edebiyat Dergisi
dim ve merdivenden Casper’in sesini dinleyip, ha- 3. Alanda çalıştığınız zamanlarda anasınıfında bir
reketlerini tahmin etmeye çalışırdım. Sonra bahçe- gününüz nasıl geçiyordu?
de toplanıp tahminlerimin doğru çıkıp çıkmadığı Mezun olunca, üniversite birinci sınıftayken gö-
hakkında konuşurduk. Çok mutlu, çok oyunlu bir nüllü olarak çalıştığım, Hacettepe Gülveren Anao-
çocukluğum geçti. Hala Ankara’da büyüdüğüm, kulu’nda, çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanı olarak
Kennedy Caddesi’nden geçtiğimde duygulanırım.
Sohbet ettiğimiz duvarımızda artık çocuklar otur- çalışmaya başladım. Çocukların bize öğretmenim
muyor. Sanırım çocuklar ya evdeler ya da tüm gün demesi istenmezdi, stajyer abla demeleri istenirdi.
okuldalar. Ben buna biraz içerlenirdim. ‘Öğretmenim’ demele-
rini çok isterdim. Çocuklar bazen yanlışlıkla öğret-
2. Çocukluğunuzdan beri hep okulöncesi öğret- menim dediklerinde ayaklarım yerden kesilirdi, ken-
meni olmak istemişsiniz? Peki oyun alanında uz- dimi yılların öğretmeni gibi hissederdim. Ben hem
manlaşmaya karar vermenizde sizi tetikleyen ne akademik kariyerimi, hem de uygulama alanında
oldu? çalışmalarımı birlikte sürdürdüğüm için, yüksek
lisans ve doktora derslerim sırasında, derslerime
Ailemizin tek öğretmeni benim. Çocukları çok se- girmek için üniversiteye giderdim, sonra koşa koşa
ven kalabalık bir ailede büyüdüm. Kardeşler dı- anaokuluna dönerdim. Emekliye ayrılıncaya kadar,
şında yeğenler, kuzenler hep birlikte olurduk. Ço-
cuklarla ilgili bir mesleğim olmasını istedim hep.
Normal lise, fen kolu mezunuyum. Bizim zamanı-
mızda fen ve edebiyat kolu vardı. Kendimi bildim
bileli ders çalışmayı seven bir çocuktum. Halen
öyledir. Öğrenmeye hevesliyim her zaman. İsmin-
de çocuk olduğu için çocuk gelişimi bölümünü
seçtim. Şimdiki gibi öğrencilere rehberlik eden
uzmanlar yok idi, çocuk gelişiminin ne olduğunu
tam olarak bilmiyordum. Çocuk, gelişim ve eğitim
sözcükleri yan yana gelince beni içten içe mutlu
etti. Lise yıllığımda anaokulu öğretmeni olmak is-
tediğim, kreş açmak istediğim yazıyordu.Ben de
çocukların seslerini duymaya o zamandan heves
etmişim demek ki.
Oyun konusunda uzmanlaşmamın bilinçli bir ter-
cih olduğunu söyleyemem. 1983 yılında Hacette-
pe Üniversitesi Gülveren Anaokulunda çalışmaya
başlayınca çocuklarla anlaşmanın, aramızda bağ
kurmanın tek yolunun oyun olduğunu bana ço-
cuklar gösterdi. Bizim zamanımızdaki lisans prog-
ramımızda oyun dersi bile yoktu. Oyunu kuramsal
ders olarak hiç almadım. Sonrasında elbette çok
eğitim aldım ama lisans düzeyinde, oyun ile ilgi-
li ders seviyesinde akademik bir alt yapım yoktu.
Elbette çocuk gelişimi derslerinde, oyunun önemli
olduğunu, çok genel olarak duymuştum ama ben
de heyecan yaratan bir etki yarattığını söyleye-
mem. Ben oyunu, ilk elden, kendi çocukluğumdan
ve öğretmenliğini yaptığım çocuklardan öğren-
dim. Onların oyunlarını izlemek ve kendi oyuncu
ailem en canlı ilham kaynağımdı.
söyleşi • 13