Page 16 - nisan1
P. 16
9. El-yürek-akıl kavramlarından sıkça bahsediyor-
sunuz? Bunu bir de bizim için anlatabilir misiniz?
El, akıl, yürek birlikte çalışır derken, çocuğun bü-
tünsel gelişimine dikkat çekmek istiyorum aslında.
Çocuğun elleri meşgul olmalı yani dahil olmalı,
aktif olarak katılım göstermeli, işin içinde olmalı,
denemeli, bozmalı yapmalı. Bu işi yaparken duy-
gularını işe katmalı. Hani derler ya işinize duygula-
rı karıştırmayın diye ben de tam aksi özellikle duy-
guların işimizin bir parçası olduğuna inanıyorum.
Her zaman her şeyin yolunda gitmeyeceği açık, el-
bette her ne olursa olsun, çocuğun yaptığı iş üze-
rinde emek verdiği çalışma için hissettiklerini hem
kendisinin hem de karşısındakinin farkına varması
önemlidir. Sosyal ve duygusal etkileşim ilişkilerimi-
zi ve yaptığımız işin verimliliğini etkiler. Çocukların
duygularını ifade etmede yetişkinlerden daha cö-
mert olduğunu biliyoruz. Yaptığı işe ilgi ve heye-
can duymak, tutkuyla yapmak, o işin bir parçası
olarak kendini hissetmek çocukların çoğunlukla
yaptığı iştir. Akıl derken de çocuğun kendine dikte
edilenleri değil de kendini düşünmeye yöneltecek, “Kraliçe olur musun?” dedi. Ben de birden heves-
merak ve keşfetme arzusu uyandıracak bir düşün- lendim, oyun olsa bile sonuçta bir kraliçelik teklifi
me motivasyonu sağlamaktan bahsediyorum. His- almıştım. Ama teklifi hemen kabul etmeyeyim de
set düşün ve yap yani... biraz nazlanayım dedim. Elbette söylediğim neden-
den dolayı değil de çocukla daha uzun konuşabil-
10. Çocuklarla oyun oynarken yaşadığınız ilginç mek için kendisine bir soru sordum. “Peki sen kral
bir anınız var mı? Anlatabilir misiniz? olmayı düşünüyor musun?” Tereddütsüz hemen ya-
Olmaz mı çok... Kraliçeyi anlatayım size. Çocuklar nıt verdi, “Böyle şeyler yaşlanınca olunur.” Anlaşılan
oyun oynuyorlardı, aralarından biri geldi bana yaşlı birine ihtiyaç duymuşlar çocuklar ve en ya-
kınlarındaki en yaşlı kişi olarak beni de oyunlarına
davet etmek istemişlerdi. Gittim yanlarına beni bir
yere oturtup üstümü başımı kumaşlarla süslediler.
“Kraliçe olarak ne yapacağım ben?” diye sordum,
rolümün hakkını vereyim istedim. Bir ağızdan ‘Hiç’
dediler. Sadece otur burada dediler. Bir şey soru-
lunca, “Biz sana ne diyeceğini söyleyeceğiz.” Dediler.
Öyle sessiz sedasız tahtımda oturdum, soru soran
olmadı. Sonra, “Oyun bitti.” Dediler ve beni yolladı-
lar.
11. Son olarak, bir birey için oyun oynamak ne za-
man biter?
Bu sorunun yanıtı size bağlı, bazıları oyun dostu
kalarak kendilerine yaptıkları iyiliğin farkında ola-
mayabiliyor. Bence oyuncu kalmak bir seçim. Keşke
herkes seçimini oyundan yana kullanabilse. Ben
doğuştan getirdiğim oyun oynama gücümü, sağlı-
ğım ve ömrüm yettiği sürece kullanmak; oyun oy-
nayarak, yaşamanın hakkını vermekten yanayım.
Oyunsuz günümüz geçmesin isterim. Hangi yaşta
ve hangi mevkide olursanız olun oyun iyileştirir ve
herkese iyi gelir. Oyunu hayatınızdan eksik etmeyin,
üstelik oyunculuğunuzu bulaştırın, bulaştırabildi-
ğiniz kadar çok kişiye.
16 • www.lokumdergi.com